Uncategorized

Dünya Sanat Günü ve Leonardo Da Vinci

By Nisan 14, 2023Nisan 26th, 2023No Comments

2012 yılından bu yana Dünya Plastik Sanatlar Genel Kurulu’nda (A.I.A.P) alınan kararla 15 Nisan “Dünya Sanat Günü” olarak kutlanıyor. Seçilen tarihin en önemli özelliği ressam, heykeltıraş, mimar, mühendis gibi sıfatları dahi bünyesinde birleştiren ve başyapıtlarıyla bugün dahi bütün dünyayı kendine hayran bırakan Leonardo Da Vinci’nin doğum günü olması.

Dünya Sanat Günü’nü kutladığımız bu günlerde Leonardo Da Vinci’ye biraz daha yakından bakmaya ne dersiniz? Leonardo, Rönesans’ın ortasında 15 Nisan 1452 tarihinde Floransa yakınlarındaki Vinci isimli köyde doğar. Sanatçının aile adı doğduğu ve çocukluğunun bir kısmının geçtiği bu köyden gelirken; doğduğu zamanı tam olarak bilebilmemizin sebebi de büyükbabası Antonio’nun torununun vaftiz törenini uzun uzun betimlediği bir belgeden kaynaklanır. Evlilik dışı bir çocuk olduğu için annesi bu törene davet edilmemiştir. Sanatçının çocukluğu köyünde doğayla iç içe ve tabiatı yakından inceleyerek geçer. Floransa bu dönemde büyümekte olan bir ekonomiye sahiptir ve aynı zamanda sanatı domine eden konumuyla da önemli bir cazibe merkezidir. Leonardo Da Vinci’nin noter olan babası şehirdeki iş fırsatlarını değerlendirmek üzere Floransa’ya yerleşir ve biraz büyüdüğünde oğlunu da yanına alır. Kısa süre içinde oğluyla pek de ilgilenmeyen baba Ser Piero, Leonardo’nun yaptığı çizimlerdeki fevkaladeliği fark eder ve onları Floransa’nın tanınmış ressamlarından Andrea Del Verocchio’ya gösterir. Böylece dokuz yaşındaki Leonardo, resim, mimari ve kuyumculuk gibi birçok alanda üretim yapan Verocchio’nun atölyesinde çırak olarak işe alınır. 1472 yılına gelindiğinde Floransa ressamlar loncasına kabul edilip, bağımsız bir atölye kurmasının önünde hiçbir engel kalmamasına rağmen beş yıl daha üstadı Verocchio’nun yanından ayrılmaz.

Sürekli arayış içinde olan sanatçı erken dönem eserlerinden itibaren yeni olanakların peşinde dolaşır ve renkleri birbirine bağlarken uyguladığı tekniklerle üslubunu ortaya koyar. Rönesans insanına yakışır bir merakla araştırmalarını sürdüren Leonardo, keşif tutkusunu kadavra ve anatomi gibi alanlara kadar genişletir. Görme duyusunu bilgiye giden en önemli yol olarak değerlendirmesi “saper vedere” (nasıl göreceğini bilmek) çalışmalarındaki temel etken haline gelir. Doğanın gizemlerini çözmekteki merakıyla bilimi ve sanatı aynı doğrultuda kullanır. Öyle ki resim gelecekte, mimari ve mühendislik gibi alanları bünyesinde topladığından Rönesans ideallerini temsil eden en etkili figür olarak anılacaktır.

Rönesans İnsanı

Yüksek Rönesans’ı inşa eden başat kişiliklerden biri olarak Leonardo’nun çağdaşları arasında haklı bir şöhreti vardır. Sokaklarında ünlü ressamların, filozofların, heykeltıraşların ve mimarların dolaştığı Floransa’daki erken çalışmalarının ardından Leonardo’nun on yedi yıl sürecek Milano macerası başlar. Buradaki yıllarında Kayalıklar Bakiresi ve Santa Maria Della Grazie Manastırı’nın yemekhanesindeki Son Akşam Yemeği sanatçının başyapıtları olarak mimlenir. Birçok uzman tarafından Yüksek Rönesans’ı başlatan eser olarak tanımlanan Son Akşam Yemeği, Leonardo’nun malzeme ve teknik açıdan cesaretini gösteren, cüretkar ve sıra dışı uygulamalarından biridir. Bugün bile üzerindeki spekülasyonların devam ettiği eser romanlara ve filmlere esin verecek kadar büyüleyici olmayı da sürdürür.

Milano Dükü’nün XII. Louis’ye yenilmesinin ardından sanatçı bir süre VI. Alexander adıyla papalık görevini yürüten Rodrigo Borgia’nın himayesinde çalışır. Bu kısa dönemin ardından bilimsel çalışmalara ağırlık vereceği Floransa’ya geri döner. Kadavralar üzerindeki anatomik incelemeler, kuşların uçuşu hakkındaki teknik analizler, hidrolik deneyler bu süreçte eskizlere ve sayfalarca nota dökülür. Takvim 1504’ü göstermektedir ve Leonardo bütün zamanların en şöhretli tablosu olan Mona Lisa’nın ön çalışmalarını boyamaya başlamıştır. Ancak göçebe ruhu ve Milano’yu ele geçiren XII. Louis de sanatçıyı yola koyulmaya teşvik eder. Saraylar ve şehirler arasındaki bitmek bilmez yolculuklar birçok mimari projenin ve resmin tamamlanamadan kalmasına sebep olur.

1565 yılında Fransa’nın entelektüelliği ve sanata verdiği değerle anılan genç kralı I. François’nın teklifiyle İtalya’dan ayrılır. 65 yaşındadır ve arkasında binlerce sayfalık defterler,  sayısız eskiz, yarım yamalak tablolar ve uygulanmamış bir dolu mimari plan bırakmıştır. Hayatının son yıllarını kralın yazlık sarayının bulunduğu Loire Vadisi’nde kendisine tahsis edilen bir konutta geçirir. Fransa’da “Kralın ilk ressamı, mimarı ve mühendisi” unvanıyla taltif edilir. I. François sanatçıya sonsuz bir özgürlük sağlar ve büyük bir dostluk gösterir. Leonardo, Fransa’da resim sanatıyla pek ilgilenmemekle birlikte daha önceden başladığı bazı eserler üzerinde çalışmaya devam eder. Sanatçı 2 Mayıs 1519’da, Vasari’nin aktardığına göre I. François’nın kollarında hayata veda eder. Şöhreti zamanın ötesine taşınan, bugün Paris’te Louvre Müzesi koleksiyonunun kendi mitlerini yaratan efsanevi parçası olan Mona Lisa, sanatçının yanında götürdüğü ve sonrasında I. François’nin satın aldığı eserlerden biridir.

Mimar, mühendis ve araştırmacı yönleri de oldukça baskın olmasına dahası kendisine kesin biçimde atfedilen yalnızca on yedi resim bulunmasına karşın Leonardo, bütün otoriteler ve sanatseverlerce gelmiş geçmiş en büyük ressamlardan biri olarak gösterilir. Sanatın ve bilimin yeniden doğduğu kabul edilen Rönsans’ın ideal insanı ve eserleri zamanın yok ediciliği karşısında ilk günkü gibi merak uyandırmaya devam ediyor. Dünya sanat günü ve Leonardo Da Vinci’nin 571. yaşı kutlu olsun! İyi ki sanat var!

Aslı Bora
Kalyon Kültür Sanat Yönetmeni

kalyon kultur

Author kalyon kultur

More posts by kalyon kultur

Leave a Reply

Eşsiz Mimarisi ve Etkinlikleri İle Nişantaşı’nın Gözbebeği: Kalyon Kültür

Tarih boyunca birçok medeniyete kucak açmış olan Anadolu, sahip olduğu kadim geçmişin eşsiz izlerini günümüze kadar muhafaza etmeyi başarmıştır. Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren, medeniyetlerin köprüsü olan İstanbul; tarihin sanat ile bir araya geldiği en önemli kentlerinden biri olarak tanınmaktadır. Aynı zamanda sayısız kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan kent, çok sayıda önemli müze ve sergi barındırmaktadır.

İstanbul’un güzide semtlerinden biri olan Nişantaşı’nda bulunan Kalyon Kültür, tarihin ve mimari değerlerin korunduğu Taş Konak’ta faaliyet göstermektedir. Nişantaşı kültür sanat etkinlikleri içerisinde adından sıkça söz ettiren Kalyon Kültür, hem geleneksel sanathem de modern sanatalanlarında önemli çalışmalara ev sahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda tarihi Taş Konak’ın eşsiz dokusu eşliğinde pek çok ücretsiz sergietkinliği de sanat severlere sunulmaktadır.

Kalyon Kültür, meraklıları için sık sık dijital sergi etkinlikleri gerçekleştirilmektedir.

Farklı coğrafya ve kültürlerin bir araya getirildiği birçok eser,sanata değer veren ziyaretçilere özenle sunulmaktadır. Kalyon Kültür ailesinin başlıca hedefi ise geçmişten günümüze aktarılan kültürel ve sanatsal değerler ile günümüz sanatının birleştirildiği toplumsal buluşma çatısı altında yaşamını sürdürmektir.

Kalyon Kültür ve Her Yaşa Hitap Eden Atölye Çalışmaları

2020 senesinden beri birçok etkinlik için ev sahipliği yapan Kalyon Kültür, her yaş grubuna uygun olan atölye çalışmaları ile de dikkat çekmeyi başarmaktadır. Bu atölye çalışmaları ile hem kültürel hem de sanatsal üretimin yaşatılması ve desteklenmesi amaçlanmaktadır. Kalyon Kültür bünyesinde gerçekleştirilen sanatsal atölye çalışmalarını kısaca şöyle sıralamak mümkündür:

  • %100 İstanbul Tasarım Atölyesi,
  • Yetişkin Yaratıcı Drama Atölyesi,
  • Çocuk Drama Atölyesi,
  • Biyomimikri,
  • “Kendimizi Akort Ediyoruz” Müzik Atölyesi,
  • Plantbox Kokedama Yapımı Atölyesi,
  • Karikatür Atölyesi,
  • “Dünya Çocukları” Veli-Çocuk Atölyesi,
  • Antik Tohumlar, Doğal Tarım ve Tohum Topları Atölyesi,
  • Söz ve Göz Fotoğraf Atölyesi,
  • Sukulent Aranjmanı Atölyesi,
  • Kusursuz Yalan Öykü Atölyesi,
  • Mühür Atölyesi,
  • Mandala Atölyesi,
  • Çocuklar İçin Uzun Dönem Tasarım Atölyeleri,
  • Plantbox Teraryum Yapım Atölyesi,
  • Çocuk Dans Atölyesi,
  • Beden Perküsyonu Ritim Atölyesi,
  • Dans atölyeleridir.

Atölye etkinlikleri ile hem yetişkinler hem de çocuklara yönelik olan sanatsal eğitim ve gelişim çalışmaları yapılmaktadır. Böylece sanata ve kültürel değerlere yönelim sağlanmakta; her yaştan birey yeteneklerini ve yaratıcılıklarını keşfetme imkanı bulmaktadır.

Osmanlı Dönemi Koleksiyonu ile Kalyon Kültür: Kuytu

Türk tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Osmanlı kültürü, günümüz dünyasına genel olarak Batı ressamlarının eserleri ile yansıtılmaktadır. Ancak Yusuf İyilik koleksiyonunda yer alan Osmanlı dönemi çanta, pabuç, muska, gerdanlık, şapka, opera dürbünü gibi 1200’den fazla eser Kuytu sergisi ile meraklılarıyla buluşmaktadır. Serginin küratörlüğünü ise Meyçem Ezengin üstlenmektedir.

Kalyon Kültür ev sahipliğinde düzenlenen ve hayli zengin bir koleksiyon olan Kuytu, Osmanlı kadını moda anlayışına dair oldukça çarpıcı eserler barındırmaktadır. Ayrıca döneme ait sayısız etnografik eser ve resim de ziyaretçilerin hayranlığını kazanmayı başarmaktadır. 09 Mart-30 Haziran 2023 tarihleri arasında açık olan sergi, Nişantaşı müze etkinlikleri arasında öne çıkmaktadır.

Kalyon Kültür Ev Sahipliğinde Düzenlenen Etkinlikler

Kalyon Kültür’de tarihin izlerini taşıyan geleneksel sanateserlerinin yanı sıra günümüz sanatçılarına ait modern sanateserleri de sergilenmektedir. Aynı zamanda yalnızca ülkemizden değil; Dünya’nın farklı bölgelerinden modern dönem sanatçılarına ait eserler de sanatseverlerle buluşturulmaktadır. Türk fotoğraf sanatçısı Ahmet Polat, Londra’da çalışmalarını sürdüren Türk-Kıbrıs kökenli sanatçı Mustafa Hulusi, görsel sanatların dünyaca önemli ismi olan Jonathan Monaghan, İngiliz sanatçılar olan Anna Ridler ve Mat Collishaw, Kanadalı François Quévillon, bir diğer Amerikalı sanatçı olan Clement Valla gibi birçok önemli ismin eserleri Kalyon Kültür’de sergilenmiştir. Taş Konak’ın kültürel atmosferinde günümüze dek gerçekleştirilmiş olan diğer etkinlikler ise şu şekilde sıralanabilmektedir:

  • Ahmet Polat - Kökler Fotoğraf Sergisi (01 Mart 2020 - 28 Ekim 2020),
  • Bir De Burdan Bak Fotoğraf Sergisi (30 Ekim 2020 - 05 Mayıs 2021),
  • Sabırla Bekleyen Büyülü Şeyler Sergisi (10 Haziran - 18 Eylül 2021),
  • LIA Hayatı Kodlamak (01 Ekim - 25 Aralık 2021),
  • Flora Dijital Sanat Sergisi (19 Ocak 2022 - 28 Mayıs 2022),
  • Jonathan Monaghan - ŞAŞAA Dijital Sanat Sergisi (09 Haziran - 27 Ağustos 2022),
  • İnsan Eli Değmiş Karma Sergisi (17 Eylül-17 Aralık 2022),
  • İleri Dönüşüm Sergisi (05 Ocak - 05 Şubat 2023)’dir.

Kalyon Kültür’de sanatseverlere sunulan sergi etkinliklerinin yanı sıra çeşitli söyleşi ve seminerler de yapılmaktadır. Bireylerin sanat ufuklarının gelişmesine ve paylaşımlarda bulunabilmesine imkan sağlayan etkinlikler ise şu şekilde örneklendirilebilmektedir:

  • Çağdaş Fotoğraf Sanatına Giriş,
  • Sanat Tarihinin Modaya Yön Veren Kadınları,
  • Doğru Nefesle Dönüşüm ve Nefesle Stres Yönetimi,
  • Belgesel Fotoğrafçılığında İnsan Tasviri,
  • Fotoğrafta Etik,
  • Fotoğrafın Sonu Mu?,
  • Sürdürülebilir Mimarlık ve Sürdüremediklerimiz,
  • Konseptten Sekansa, Fotoğraf Kitaplarını Keşfetmek,
  • Kameradan Görünen İstanbul,
  • Soğuk Savaş Döneminde Caz,
  • Yazılı - Çizili Caz,
  • Jazz Poetry,
  • Hep Böyle Asena Akan & Tanju Eren,
  • Orhan Cem Çetin Konuşma,
  • İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali,
  • Volkan Kızıltunç Konuşma,
  • Yeryüzü / Terrafirma,
  • Blokzincir ve NFT Marketleri Üzerinde Dinamik Jeneratif Sanat Eserlerinin Geleceği,
  • Bıçak Sırtı, Tekinsiz, ve Belki Biraz da Afallatıcı Bir Taşkınlık Projesi Alper Maral,
  • 23 Nisan Aktiviteleri,
  • İki Savaş Arası Caz,
  • Çocuklar ve Sanat (Eğitimi) Üzerine Farklı bir Bakış “Sanat, Yaratıcılık, Yetenek ve Çocuklar”,
  • Miracles by BAŞAR ÜNDER,
  • Suzan Pektaş Çevrimiçi Sanatçı Söyleşisi.
  • Scarlett Hooft Graafland & Osman Nuri İyem Sanatçı Söyleşisi,
  • Sinemanın Maestrosu: Ennio Morricone,
  • Burak Sülünbaz,
  • Arif Mardin,
  • “Ağabeyim Orhan Veli” Kitap Tanıtım Etkinliği ve Sohbet,
  • Teknolojik Sanat Eserlerinin Korunması Seminer Dizisi,
  • Haliç’te 16. Contemporary Istanbul kapsamında LIA’nın “9 Suns” yerleştirmesi,
  • Dünya Caz Günü Kutlaması Serzenişi,
  • Serdar Kökçeoğlu,
  • Rosa Munoz, 212 Photography Festivali Sanatçı Konuşması,

Geleneksel ve modern sanatın buluştuğu Kalyon Kültür, tarih ve kültürün adeta bir arada yaşatıldığı Tarihi Taş Konak’ta pek çok etkinliği sanatseverlerle buluşturmaya devam etmektedir. Sanat ve kültürün paylaşılarak sonraki kuşaklara aktarılabilmesi, Kalyon Kültür’ün vizyonunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

Tarihi Taş Konak

Kalyon Kültür adı altında 2020 yılından bu yana kültür sanatetkinliklerine ev sahipliği yapan Tarihi Taş Konak, II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. 1889 yılında Mehmet Raif Paşa’ya tahsis edilerek bugünkü ismi olan Köse Mehmet Raif Paşa Konağı adını almıştır. Mehmet Raif Paşa, (1836-1911) Osmanlı tarihinin son dönemlerinde önemli görevler almış bir devlet adamıdır.

Mehmet Raif Paşa’nın şair olan kızı İhsan Raif Hanım (1877-1926), hayatının bazı dönemlerini Taş Konak’ta geçirmiştir. İnşa edildiği günden bu yana Tarihi Taş Konak; şiiri, edebiyatı ve sanatı adeta yapısında barındırmaktadır. Kalyon Kültür’ün tarihe, sanatsal değerleri koruma ve yaşatma bilincine olan bağlılığı ile günümüzde de bu dokusunu korumaya devam etmektedir.

Köse Mehmet Raif Paşa Konağı olarak da adlandırılan Taş Konak, mimari olarak barok özelliğe sahiptir. Konağın dış cephesinde Neo-Gotik ögeler bulunmaktadır. Kalyon Kültür tarafından konağın arka bahçesine cam kış bahçesi eklenmesi dışında hiçbir restorasyon çalışması gerçekleştirilmemiştir.

Konağın iç dekorasyonu üç farklı döneme ait izler taşımaktadır. İlk dönem, konağın inşası sırasında yapılmış uygulamaların yer aldığı dönemdir. İkinci dönem ise ikinci katının yapıldığı dönem olarak kayda geçmektedir. Bu döneme ait birinci salon duvarında raspalama ile sıva üzerine uygulanan kalem işi süslemelerin yanı sıra, ikinci katta yer alan iki salon ve koridor tavanlarında yapılmış tuval üzeri kalem işi süslemeler göze çarpmaktadır.

Taş Konak, üçüncü ve son dönemde kapsamlı tamirat çalışmaları geçirmiştir. Bu çalışmalar ile zemin katta bulunan süslemeli odalar ile birinci kattaki süslemeli büyük salonun dekorasyonu değiştirilmiştir. Bu odalar ve büyük salonda varaklı alçı kabartma tekniği uygulanmıştır. Bununla birlikte, zemin kat süslemeli odaları ile ikinci katta yer alan birinci salon duvarlarına uygulanmış özgün kalem işi süslemelerin kapatıldığı görülmektedir.

Taş Konak’ın İç dekorasyonunda görülen duvar resimleri, ayrı bir değer ve öneme sahiptir. Duvar resimleri geleneği, Lale Devri’nden itibaren değişim göstermeye başlamıştır. Bu nedenle Osmanlı sanatı, 19. yüzyılda doğa ve manzara tasvirleri ile çeşitlenmektedir. Taş Konak’ın ikinci katında yer alan birinci salon tavanında, dönemin örnekleri arasında yer alan İstanbul manzarası resimleri bulunmaktadır. Yapının mimari süslemelerinde ise, Lale Devri ile başlamış olan değişimin de etkisi ile Avrupa’dan taşınan Rokoko, Ampir, Barok, Neo-Gotik ve Neo-Klasik eklentiler görülebilmektedir.

Tarihin ve kültürün bir simgesi olan Taş Konak’ın sanatsal ruhu, Kalyon Kültür ismi ve misyonu ile yaşatılmaya devam etmekte; gelecek nesillere aktarılması amaçlanmaktadır. Kalyon Kültür ailesi ise bu kapsamda attığı inovatif adımlar ile ön plana çıkmayı başarmaktadır.