Sanat tarihi, insanlığın duygusal, düşünsel ve toplumsal dönüşümlerini imgeler aracılığıyla yansıtan bir bellek yansımasıdır. Lascaux Mağarası’nın keşfiyle başlayan bu görsel anlatı, insanın doğayla kurduğu kadim bağı resmederken; Antik Çağ’ın kanonlarında ideal bedenin matematiksel oranlarla kutsandığını görürüz. Giotto’nun figürlerine kattığı hacim ve duygu, Rönesans’ın kapısını aralarken, Caravaggio’nun dramatik ışığı Barok’un sahnelediği coşkun gerçekçiliği resmeder.
“Sanat, hakikatin açığa çıkışıdır.” der Heidegger. Bu açığa çıkış, Rokoko’nun uçucu renklerinde zarafetin bir oyuna dönüşmesiyle, Neoklasizmin görkemli sessizliğinde ise düşüncenin şekle bürünmesiyle tezahür eder. Mona Lisa’nın kayboluşu, bir sanat eserinin kutsallığına dair kolektif bilincin sarsıldığı bir andır; Duchamp’ın pisuvarıysa, bu kutsallığı yerinden ederek estetik yargının temellerini sorgulayan bir devrimdir. Dünya Sanat Günü’nde, sanat tarihinin büyük kırılma anlarını, ustalarını ve eserlerini bir araya getirerek izleyiciyi sadece izlemeye değil, hem geçmişe hem de geleceğe dair düşünmeye davet ediyoruz.